İnsanlar arasında, organizasyonlarda ve toplumda yaşanan çatışmalar, genellikle bilgi, amaç, yöntem ve değerlerle ilgili farklılıklardan kaynaklanır. Bunlardan ilk üçüyle ilgili sorunların veya anlaşmazlıkların giderilmesi göreceli olarak kolaydır. Tarafların iletişime açık olması durumunda; etkili dinleme, soru sorma, empati kurma, ikna etme gibi iletişim becerileriyle bu tür çatışmaların çözülmesi olasılığı yüksektir.
Ancak değerler üzerindeki çatışmalar, genellikle nedenleri çok değişken olan, tahmin edilmesi ve çözülmesi ciddi çaba gerektiren zor durumlardır. Bu çatışmalar, neyin doğru ve neyin yanlış olduğu konusundaki temel inançlar ve varsayımlar üzerinde anlaşmaya varılamamasından kaynaklanır. Duyguların kontrolden çıktığı kavgalar, işi bırakmalar, boşanmalar ve savaşlar çoğu kez değerler üzerine çatışmaların etkili yönetilememesinin sonucudur.
Değerlere dayalı çatışma durumuyla baş etmenin en temel stratejisi, olabildiği ölçüde onun ortaya çıkmasını önlemektir. Birlikte yaşayan veya çalışan insanlar eğer farklı inanç ve değerler sistemlerine sahiplerse bunları karşı karşıya getirmemek için özen göstermelidirler. Çatışma kaçınılmaz olursa izlenebilecek en iyi taktik ise konuyu kişiselleştirmeden olabildiğince nesnel hale getirmektir. Bu durumda, çatışmaya konu olan değerleri tartışmak yerine değerlerden kaynaklanan davranış farklarını ve bunların olası sonuçlarını konuşmak ve bununla baş etmeye çalışmak gerekir.
Her insan, kim olduğunu tanımlamaya yardımcı olan bazı temel değerlere sahiptir. Kişisel değerler insandan insana değişir. Çatışmalar, tarafların kendi inanç ve değerlerine sahip çıkmasından, önem vermesinden ve diğer değer sistemlerine itibar etmemesinden kaynaklanır. Bu, bir kimsenin doğru ya da yanlış olduğu anlamına gelmez, yalnızca farklı olduğu anlamına gelir. Farklı kişisel değerlere sahip olmanın bir sakıncası yoktur. Değerler genellikle çok küçük yaşlardan başlayarak ailenin, yakın çevrenin, içinde bulunulan toplumun, coğrafyanın, eğitimin ve yaşanan deneyimlerin etkisiyle biçimlenir. Bir kişinin değer yargılarını ve temel varsayımlarını değiştirmek çok zordur. İnsanlar, ancak çok önemli duygusal olaylar yaşadıklarında değer yargılarını gözden geçirebilirler.
Değerler üzerinde çatışmalar sonunun nereye varacağı kestirilemeyecek şekilde çok sert ve kırıcı olabilir. Değerler üzerine çatışma yaşandığında bu değerlerin taraflar için ne düzeyde önem taşıdığını anlamak gerekir. Ayrıca, bir anlaşmaya varabilmek için en azından bazı değerlerin ortak olması gerekir. Ortak olan değerleri çıkış noktası olarak alıp bir görüşme süreci başlatan taraflar, değerler üzerindeki farklılıkları anlayışla kabullenebiliyorlarsa çatışma çözülmüş olacaktır.
Taraflar, anlaşamadıkları konuları bir sorun kaynağı olarak görmeyi bırakıp yaşamın bir gerçeği olarak kabul etmeyi öğrenmelidirler. Böylece, birlikte yaşayarak veya çalışarak ortak amaçlarını gerçekleştirme olanağını bulacaklardır. Taraflar bazı değerlerde ortak bir noktada buluşup anlaştıktan sonra eğer taraflardan biri, bu değerlere aykırı davranışlar gösteriyorsa, bu davranışın tanımlanması ve üzerine gidilmesi gerekir. İnsanlar ortak değerleri konusunda aynı anlayışa sahip olup olmadıklarını da belirli aralıklarla kontrol etmelidirler.
Keyifli okumalar dilerim.
Kaynak: İsmet Barutcugil